Yorgancılar Sokak’ta, Rum ustalar tarafından yapılan (şimdiki Otantik
Gözleme Evi) oturuyoruz. Mahalle arkadaşlarım Sarı Ahmet , Kemal, Ferit
falan... Hepsi erkek; kızlarla oynamayı sevmiyorum ama oğlanlar da beni
istemiyor. Her akşam üzeri bir yerden su geliyor, kaldırıma oturup ayaklarımızı
sallayıp eğleniyoruz. Yazlık konsepti falan yok henüz. Oğlanlar tahtaya çiviler
çakıp gemi yaparak yüzdürüyorlar o suda.
Bana “kendi gemini yapabilirsen seni bizim çeteye alırız.”
diyorlar. Bayağı bir uğraşıdan sonra çivileri tahtaya çakıp, aralarını iplerle
süsleyip ilk gemiciğimi yapıyorum. Yaşasın, çetedeyim artık!
İlk icraat: Evlerin kapılarını işaretleyeceğiz önceden, sonra o kapıları
çalacağız. Biz saklanacağız ama sen çıkıp nanik yapacaksın ev sahibine
diyorlar, tamam diyorum. Ondan sonra asil üye olacağım. Ve tabi ki yapıyorum.
Saniye Teyze’nin kapısını çalıyorum. Çete takipte, kadıncağıza nanik yapıyorum,
rezalet!!
Artık çetenin üyesi oldum, tüm küfürleri
biliyorum; Allah’tan manalarını bilmiyorum.
Eve gelen, nasılsın diyen herkese küfür ediyorum. Annem delirmek üzere. En
son Baise teyze eve geldiğinde küfrediyorum. Akşam durum babama
anlatılıyor, çok sağlam bir dayak yiyorum. Farketmez çete beni seviyor, devam
küfüre.
Babam akşam ezanı olduğunda evde olacaksın diyor, ezan başlar
başlamaz eve doğru koşmaya başlıyorum ve son anda yetişiyorum. 100 metrede
Burhaniye rekorlarım vardır, bazen de ikindi ezanını akşam zannedip boşu boşuna
eve kadar koşabildiğim oluyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder