25 Haziran 2014 Çarşamba

Burhaniye Ortaokulu Günleri...


Burhaniye Ortaokulu'nda İngilizce ve Fransızca olarak iki dil öğretiliyor. Babam kurada Fransızca olmasın diye beni Dereköy Ortaokulu'na kaydettiriyor başta. İki hafta okula gitmiyorum. İki hafta sonra başlıyorum okula. Eski binadaki 1-B şubesindeyim.Yanılmıyorsam Tayfun Ulusoy, Suat, Fatma Turgut, Gönül Gündoğdu, Gürcan Ulusoy, Doğan Güreli, İsmail Telli, İlyas Avcı, Adalet Ocaktürk, Nazan Ersan, Mehmet Tokat, Mine Bardakçı sınıf arkadaşlarım benim. B şubesinde değiller ama Feyzan ve Ferah ayrıca Öğretmenevleri'nden de arkadaşlarım. Ferah hep bakımlı, hep süslü. Bayılıyorum takılarına.

Gönül’ün iki tane örgü yaptığı uzun saçlarını hatırlıyorum. Fatma ise hep kabarık, gür saçları ile kalmış aklımda. Bir de onların evde maymunu var, anlatıyor, çok merak ediyorum. 
Burhaniye’nin dört ilkokulu dışında köylerdeki ilkokullardan gelen arkadaşlarımız da var. Çok kalabalığız artık.

İlk ders günü: Türkçe hocası "iyi bir öğrenci nasıl olmalıdır" diye bir kompozisyon yazmamızı istiyor. Galiba "iyi" bir kompozisyon yazıyorum ki bana bunu annen mi, baban mı yazdı evde diyor. Ben yazdım desem de inandıramıyorum.

Fen dersi: F1*OA=F2*OB hiç unutmadığım bir formül. Bu konuyu pek iyi anlamış olmalıyım ki bir de Fatma Turgut’a anlatmışım o zamanlar, Mayıs toplantımızda söyledi.

İlk İngilizce dersi: Çok heyecanlı, ilk kez İngilizce öğreneceğim. Nasıl birşey acaba? Eve gidince kardeşim, kuzenlerim etrafımı sarıyor. Eee söyle bakalım bizim adımız İngilizce nasıl söyleniyor diye. Aynı şekilde söyleniyormuş diyorum, inanmıyorlar, sen öğrenememişsin diyorlar.

Yanlış hatırlamıyorsam Ayvalık’tan gelen genç bir Matematik hocası var. Mine’ye pek ilgi gösteriyor, Mine sınavdan kötü not alınca ağlıyor diye onunla ilgileniyor falan. Tüm kızlar gıcığız bu Matematik hocasına. Hatta bir sınavı bu nedenle iptal ediyor.

Bilgi Yarışması: Bir bilgi yarışması yapılıyor, yanılmıyorsan Park Düğün Salonu'nda. Bizim sınıftan İlyas ve ben vardım (2 kişi daha var ama onları hatırlayamıyorum) diye hatırlıyorum. O zamanlar "devalüasyon" kelimesini herkes biliyor. Ama yarışmada paranın değer kazanmasına ne denir diye soruyorlar, ben babamdan evde daha önceden duyduğum için ‘revalüasyon’ yazdırıyorum İlyas’ın develüasyon yazalım itirazlarına rağmen. Ve yarışmayı B şubesi kazanıyor.

Ortaokulda yakartop oynamaya alışıyorum, bahçe kapısından girişte sağdaki toprak alanda yakartop oynuyoruz. Benim yazlık arkadaşlarım da var artık. Öğle yemeğine eve gitmeyip yakartop oynamayı çok seviyorum. Ferah’ı ise Değer teyze (rahmetli) tam ders başlayacağı saatte gönderiyor evden, Değer teyze yapma bunu bize! Öğle tatillerinde erkek çocukları maç yapıyorlar arkadaki toprak alanda. 

Sınıf kolları: 1-B'de iken Onur kolu ve Yeşilay kolu olduğumu hatırlıyorum. Doğru bir seçim olmuş, hiç sigara içmedim, alkolle de aram iyi olmadı hayatım boyunca.

Bizim ortaokul yıllarımız 1980 öncesi ve kaotik bir dönem. Sağ-sol kavgaları biz kasaba çocuklarını çok etkilemiyor ama Ümit Abla Balıkesir Eğitim Fakültesi'nden geri dönüyor olaylar nedeniyle. Üniversiteler kaynıyor.

Sana yağ kuyrukları, benzin kuyrukları... Zeytinyağı tüketen ve yağ sıkıntısı çekmeyen bir Burhaniyeli olarak Sana yağı kuyruğuna anlam veremiyorum. Neden zeytinyağı yemiyor bu insanlar diye düşünüyorum saf saf.
Artık büyüyoruz, siyasi görüşler-ideolojiler de var şekillenmeye başlayan. Feyzan, Edip Akbayram ve Zülfü Livaneli dinliyor, ayrıca çok da güzel söylüyor bu şarkıları. Bir toplantıda söyletmek lazım. Fatma önlük altında bir şeyler saklıyor. Bazı arkadaşlarım Türkeşci, kimisi Demokrat Partili, kimisi solcu. Ben tüm arkadaşlarımı seviyorum. Çeşitlilik kadar güzel bir şey yok!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder